Boğaziçi Vapurlarının Doğuşu

0
11

İstanbul’un gözbebeği Boğaziçi, yüzyıllar boyunca ulaşımda kayıkların hâkimiyetinde kalmıştı. Ancak 19. yüzyılın ortalarından itibaren, buharlı gemilerin ortaya çıkmasıyla Boğaz ulaşımında yeni bir dönem başladı. Bu gelişme, hem halkın yaşam biçimini hem de İstanbul’un şehir içi ulaşımını kökten değiştirdi.

İstinye ve Boğaz Seferleri

Boğaziçi vapurlarının güzergâhında İstinye, en son iskelelerden biriydi. “Vapurun Boğaz’daki son kelamı” denilen bu durak, seferlerin bitiş noktasını simgeliyordu Boğaziçinde Ulaşımın Tarihi.

Vapurları işleten Tersane-i Âmire (Osmanlı Donanma Tersanesi) tarafından belirlenen ücret tarifesi dikkat çekiciydi. Boğaz, iki bölgeye ayrılmıştı:

Birinci mıntıka: Kandilli ve Rumelihisarı çevresi,

İkinci mıntıka: İstinye ve Kanlıca iskeleleri.

Birinci bölge için kişi başı ücret 100 para, ikinci bölge için ise 3 kuruş olarak belirlenmişti. Ayrıca, düzenli yolculuk yapanlar için aylık abonelik sistemi de getirilmişti.

Abonelik Sistemi ve Ücretler

Bebek’teki Beylikçi Odası’nda tutulan abone defterine isim yazdırıp ücretini peşin ödeyenler, birinci mıntıka için 130 kuruş, ikinci mıntıka için ise 160 kuruş veriyordu. Yanında hizmetçisiyle seyahat edenler de uşakları için indirimli ücret ödemekteydi: birinci bölge için 120 kuruş, ikinci bölge için 140 kuruş.

Kısa sürede vapur seferlerine olan talep arttı. Bunun üzerine Boğaziçi’nde çalışan vapur sayısı artırıldı ve her iki yakaya ayrı ayrı sefer yapan iki büyük vapur hizmete girdi.

İlk Buharlı Gemilerin Ortaya Çıkışı

Tarihî belgeler, Osmanlı’nın Boğaziçi’nde buharlı gemi kullanımını 1840’lı yıllarda başlattığını gösteriyor. O dönemde Tersane-i Âmire, ağır hizmetlerde kullanılmak üzere İngiltere’den on ve beş beygir gücünde iki küçük buhar makinesi sipariş etmişti.

Osmanlı donanmasına uzun yıllar hizmet eden Amerikalı mühendis Ross, 1838 yılında Aynalıkavak Tersanesi’nde ilk Türk buharlı gemisi olan “Mesir-i Bahri”yi inşa etti. Bu gemi, Osmanlı’da yerli üretimle yapılmış ilk buharlı gemi olma özelliğini taşıyordu Turkey Sightseeing.

Yabancı Şirketlerin Boğaz’daki Etkisi

Buhar teknolojisinin yayılmasıyla birlikte, İngiliz ve Rus şirketleri Boğaziçi’nde kendi vapurlarını işletmeye başladılar. Bu durum, Osmanlı yönetimini de benzer bir adım atmaya yöneltti. 1844 yılında devlet, Tersane-i Âmire’ye ait iki vapuru şehir hatlarında yolcu taşımak üzere görevlendirdi.

Bu vapurlar “Fevaid-i Osmaniye” adıyla hizmet veriyor ve idaresi Mustafa Fazıl Paşa ile Boğos Bey’e bırakılmıştı. Vapur seferlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini ise Mısırlı İlhami Paşa üstlenmişti.

Boğaziçi’nde Yeni Bir Dönem

Buharlı vapurların devreye girmesiyle Boğaziçi artık sadece kayıklarla geçilen bir yer olmaktan çıktı. Halk, uygun ücretlerle Boğaz köylerine ulaşabiliyor; böylece Boğaziçi yavaş yavaş yalnızca zenginlerin değil, her kesimden insanın gezip dinlenebildiği bir yer hâline geliyordu.

Bu yeni ulaşım düzeni, hem İstanbul’un sosyoekonomik yapısını değiştirdi hem de Osmanlı’da modernleşmenin simgesi hâline geldi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz